Skip to content Skip to left sidebar Skip to right sidebar Skip to footer

Etiket: tarih

Göçler ve Mübadele Paneli Cunda adası

       05-06 Ekim 2013 tarihleri arasında yapılacak olan GİRİT MÜBADİLLERİ Etkinliğine Cunda dışından gelecek ve konaklama ihtiyacı olan misafirlerimizin konaklama ihtiyaçları için internetten konaklama yerleri ile ilgili bilgi edinebilirler. Daha Fazla bilgi için aşağıdaki CUNDA KALKINDIRMA VE KORUMA DERNEĞİ Yetkililerinden bilgi alabilirler.

 

 

”’Dernek Başkanı
”’Hüseyin Ergin 0532 617 33 19

”’Organizasyon komitesi üyesi
”’Serdar Demirezer 0532 411 43 93

“Sakıncasız”, Ugur Mumcu’nun Dogum Günün’nde Ayvalık’ta

   Uğur Mumcu’nun 29 yıl önce yazdığı tiyatro oyunu ‘Sakıncasız’, 22 Ağustos 2013 Perşembe günü saat 21.00’de Ayvalıklı seyircilerle buluşuyor. Fotoğraf sergisi ve kitap satışının da yapılacağı gece, Amfi Tiyatro’da gerçekleşecek.
   Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (UMAG)’ın katkılarıyla Ayvalık Belediyesi’nin düzenlenlediği, “Sakıncasız” isimli tiyatro oyunu, Uğur Mumcu’nun 71. doğum gününde  Ayvalıklılar için ücretsiz olarak sahnelenecek.
   Besleme basını konu alan ve yerden yere vuran oyun, son yılların en politik oyunu olma özelliği taşıyor. Günümüz medyasının halk ile bağlantısının sorgulandığı oyun, bugün yandaş-yoldaş medya tartışmalarının gölgesinde günümüz medyasının halkın gözü-kulağı-sesi olup olmadığını ele alıyor. Tolga Çiftçi’nin yönetmenliğini, Ceyda Yüceer’in dekor düzenlemesini yaptığı Sakıncasız oyunu, Ankara Meydan Sahnesi oyuncuları tarafından sahneleniyor.

2013 Yaz itibariyle Cunda notları

  Oldum olası severim Cunda’yı. Gerçekten kafa dinlemek isteyenlerin ve gastronomi severlerin buluşma noktasıdır yaz-kış. Bir de şu sahilde her yeri kaplamış kötü kumru, lokma, turşu fotoğraflarının dijital baskıları ile bezeli lokantalar, kendini bu alışkanlıktan kurtarabilse… O fotoğrafları internetten alıyorsunuz, dijitalde bastırıyorsunuz, fotoğraf kötü, malzeme kötü, çözünürlük kötü… En iyi restorana bile üçüncü sınıf yaftasını yapıştıracak nitelikte o plastik dijital çıktılar. Üstelik bu kez Taş Kahve ve birkaç restoran hariç sahilinde her zamankinden daha fazla plastik sandalye görünüyor Cunda’nın. Foça, Seferihisar, Karaburun bile arınmaya başladı bu plastik sandalye illetinden. Bari siz yapmayın. Sahile çıkmadığınız sürece Ada’nın içi yine canımın içi. Birkaç küçük zeytinyağlı lokantası eklenmiş, ufak tefek bireysel tasarım dükkanları açılmaya başlamış. İlk ve hep göz ağrım Moshinos Otel’in arka sokağındaki cumbalı zarif evler, bir bir renove olmuş; Siyah Lale, Latife Hanım Konağı gibi yeni oteller açılmış. Taksiyarhis Kilisesi’ne çıkan bu bir iki yokuş sokak gerçekten de adanın en güzel ve korunmuş sokakları. Cunda’da radarıma pek çok detay takıldı. Lafı uzatmadan başlayalım…

(daha&helliip;)

Cunda’da Su kesintileri Son bulacak!

 Ayvalık ilçesinde, özellikle yaz aylarında nüfusun kış aylarına göre 5 kat artması nedeniyle ortaya çıkan yoğun su kesintileri, Ayvalık Belediyesi tarafından  yapılan dev yatırımlar sonrasında tarihe karışıyor.Ayvalık Belediye Başkanı Hasan Bülent Türközen’in öncülüğünde, ilçenin su ihtiyacının karşılandığı Altınova beldesindeki su kuyularında gerçekleştirilen rehabilite ve akabinde modernizasyon çalışmalarının yanı sıra beldeden, ilçeye gelen eski su hattına 2 ayrı yeni hattın daha çekildiği gözleniyor.

Yeni su hat bağlantılarının halen daha yoğun bir şekilde sürdüğü çalışmalar kapsamında, Altınova’daki su kuyularından ilçeye dev su pompalarının da yenilendiği dikkatlerden kaçmazken, süren çalışmaların ay sonuna kadar tamamlanmasının hedeflendiği bildirildi.

Ayvalık Belediyesi ekipleri tarafından gece-gündüz süren hummalı çalışmaları sıkı bir şekilde yöneten Belediye Başkanı Hasan Bülent Türközen ise Ayvalık’ta su kesintilerini kökten çözümleyecek çalışmaların tamamlanmak üzere olmasından son derece memnun görünüyor.

(daha&helliip;)

Cunda Villa

 

Adresimiz:
15 Eylül Caddesi 12. Sokak No. 8 Cunda Adası, Ayvalık, Balıkesir, TURKIYE

Telefonumuz:
LEVENT KOÇOĞLU
0532 313 0244

İnternet Sitemiz:
www.cundavilla.com

Koordinatlarımız:

N 39.20.21

E 26.39.50

cunda_otelleri_cunda_villa-1

Suit Otelimiz Cunda Adası’nın Edremit Körfezi yüzündedir.
Zeytin ağaçlarıyla kaplı yamaç ile deniz arasında yer alır.
Denize sıfırdır.
Otelin önü denizdir.
Tertemiz bir denizimiz vardır.
Deniz sakince derinleşir.
Dip kumluktur.
Çocuklar keyifle ve güven içinde yüzebilirler.
Otelimiz, konuklar tarafından, konukların bakış açısı ile, konuklar için tasarlanmıştır.
Sadece 10 adet suit dairemiz var.

 

Harita Üzerindeki Yerimiz



Daha Büyük Görüntüle

 

Zeytin kokusuna ve imbatla gelen denizden yeni çıkmış ağların kokusuna benzer, deniz kokusuna doyamazsınız.
Aracınızı park yerimizde bırakın ve sizi bekleyen mavi rüyaya katılın.
Koruma alanı ilan edilen, bozulmamış adamızın en sessiz koyunda, poyrazın Kaz Dağları’ndan getirdiği oksijeni soluyarak, klimaya  ihtiyaç duymadan uyuyun. Bırakın poyraz sizi gıdıklasın. Siz sadece gülümseyin… -)

Cundavilla’da odanızın penceresinden baktığınızda Ege denizinin mavisini veya zeytin ağaçlarımızın yeşilini seyredersiniz. Balkonunuzda çayınızı içerken poyrazımızın Kaz Dağları’ndan getirdiği oksijeni solursunuz. Bizdeki sabahlarda yüzünüzü Ege Denizi’nde yıkarsınız. Bizim suit dairelerimizin her biri 25 metrekaredir. Her bir suit dairemizde, 160×200 kocaman bir yatağa sahip 10 metrekare bir yatak odası ve 100x180cm kanepeye ve mutfağa sahip, 9,5 metrekare bir oturma odası vardır.
Otelimizin Cunda köy sınırına uzaklığı 238,5 metre, restoranlar bölgesine uzaklığı ise sadece 913,6 metredir..

Köye yürüyüş yolunuz, köyün dar ve tarih kokan arnavut kaldırımlı sokaklarıdır. O sokaklarda gerek mimarisi ile inşa edilmiş taş evleri, ağını tamir eden yanık yüzlü balıkçıları, kapılarının önlerinde laflayan Cunda’lı hanımları göreceksiniz. Her biri fotoğraflık birer sahnedir.
İster Cunda merkeze doğru, isterse zeytin ağaçları arasından Çamlı Manastır’a doğru yürüyün.
Yol üzerinde çok-yüz-yıllık zeytin ağaçlarına dikkatli bakın. Bin yıllık yaşamlarıyla buraların gerçek sahipleridirler ve çizgilerinde tarihi gizlerler.
Yol boyunca sizi kirpiler, sincaplar selamlayabilir. Belki de ürkek bir tilki ile köşe kapmaca oynarsınız.
Tepeye kadar lavanta, kekik ve çam kokularını soluyarak çıkın.
Orada dantel gibi işlenmiş adalarımızı görecek ve aşık olacaksınız.
Tablo gibi bir manzarada kaybolacaksınız.
Belki içinizdeki şair uyanır, bir şiir yazarsınız.
Belki de içinizdeki ressam uyanır bir tablo çizersiniz.
Olmadı bir fotoğraf çekersiniz. -)

YEMEK – İÇMEK

cunda_otelleri_cunda_villa-9

Kış dönemi sadece kahvaltı verebiliyoruz. Diğer öğünleri Cunda’daki restoranlarda yiyebilirsiniz.
Daha ne anlatsak bilmiyoruz ki?
İyisi mi siz sorun biz anlatalım veya
siz isteyin biz yaşatalım veya
en iyisi gelin, kendiniz  yaşayın.
Esas oğlan ve esas kız siz olun biz figüran olalım.
Ama fonda Cunda’mız olsun.
Cundavilla eviniz olsun..

 

Mis Kokulu Ada (Moshinos): Cunda

 

      Eski taş evleri, Arnavut kaldırımlı dar sokaklarıyla Adası daha adım attıkları ilk anda ziyaretçilerini kendine bağlıyor.. ile adadan ayrılan Rumların kültürlerinin izleri  bu sokaklarda hala yaşıyor. Gül kurusu rengindeki sarmısak taşından yapılmış bu eski Rum evlerinden birini alıp aslına uygun olarak restore edip hem orda yaşayıp hem de ufak bir butik otel olarak işletme hayalleri kurarak dolaşıyorum sokaklarında.

      Kapılarda gördüğüm tarihler çok eski…1852 dahi görüyorum. Sakin, yavaş akan bir zamanda yol alıyorum, ağır ağır çıkıyorum asırlık taşlarla döşeli tatlı yokuşlardan. Eski evlerin bir çoğu kaderlerine terkedilmiş, kapılarına kilit vurulmus, tahtalar çakılmış. İçinde yaşayan birileri olanlar ise özellikle değişik değişik kapıları ,kapı tokmak
ları, işlemeleri ve bakımlılıkları ile dikkat çekiyor. Bir kez daha imreniyorum onlara.
      Cunda adasında Rumlardan kalma pek çok  ve kilise var.  boyunca geçirdikleri depremlerden ve bakımsızlıktan ötürü bunlardan sadece 3’ü gezilebilecek durumda.  Manastırı adanın Pateriça denen kısmında yer alıyor. Taksiyarhis Kilisesi ise biz gittiğimizde onarımdaydı.
      Yürüye yürüye çıkıyoruz en tepede bulunan ve bir zamanlar değirmen olan kütüphaneye.İçinde çok değerli eserler olan kütüphane Rahmi Koç tarafından yaptırılmış, bahçesinde bir kafeterya mevcut. Tüm manzara ayaklarımızın altında . Hem ’ı hem de adanın arka tarafında kalan diğer irili ufaklı adaları görebiliyoruz. Buraya aşıklar tepesi adı verilmiş. Bu eşsiz manzarayı seyretmek için verdiğimiz moladan sonra tekrar taş sokaklardan inişe geçiyoruz.
     Akşam olunca taze balık ve deniz ürünleri yiyebileceğimiz bir çok retauranttan birinde oturup yöreye özel tatları deneyebilirsiniz. Deniz kenarında oturup karşı yakadaki İda dağlarından gelen biraz deniz, biraz yaban çiçeği, biraz da yosun  kokusunu içinize çekip, Ayvalık ışıklarını seyrederek ve yörenin zeytinlerinden imal edilmiş halis zeytinyağıyla Ege’ye has otlardan yapılmış salatalarınızı, mezelerinizi, denizden taze tutulmuş papalinanızı,barbununuzu,sardalya, iskorpit yahut levreğinizi afiyetle yiyebilirsiniz. Ya da bizim gibi şansınız varsa bir tanıdığınızın teknesi ile kendi balığınızı tutup güneş bulutları kızıla boyarken limana çekip teknenin arkasında kızartıp yiyebilirsiniz.
      Fotoğraf, yürüyüş, keşif ve Ege lezzetleri dolu günün tatlı yorgunluğu ile adayı karaya bağlayan ve sonradan yapılmış olan Türkiye’nin ilk boğaz köprüsünden geçerek Ayvalık’a geri dönüyoruz tekrar bu havayı soluyabileceğimiz günün şimdiden hasretini çekerek….Berna AKCAN

Cunda’da Büyük Yangın!

     Ayvalık ilçesindeki Cunda (Alibey) adasında , bu akşam saat 22.30 civarında çıkan orman yangınında ilk belirlemelere göre yaklaşık 70 hektarlık zeytinlik ve makilik alan kül oldu.

(daha&helliip;)

Despotun Evi

Despotun Evi & Papazın Evi

despotunevicundanet-5

     Uzak Kıyılardan bile kendini gösteren ve Cunda Adasını denizden ilk girişte bütün ihtişamı ile karşılayan, bu haliyle bile Cunda Adasının güçlü geçmişini sunar. Osmanlı’nın Ayvalık’lı Ortadoksu’ndan kalma Cundadaki Osmanlı Dönemi Despot Evinin tarihi söyledir ;

      Sahildeki binayı inşa ettiren despot, Yunanistan’ın devlet olduğu gün Rum halkının sevinçten verdiği bağışlardan çok para kazandı. Ve o paraları doğum yeri olan Yunda’ya (Alibey Adası) getirdi. Getirmiş olduğu paraların bir kısmıyla sahildeki binayı inşa ettirdi.
Despot Evi sarımsak taşından 1862 yılında inşa edilmiştir. Despot, gelirken yanında getirmiş olduğu paralarla rahat bir yaşam sürdü. 1877 yılının ocak ayında baskın yapan hırsızlar Despot’u öldürdüler. Bir rivayete göre evde buldukları altın gümüş kupalarla 15.000 Osmanlı lirasını da alarak kaçtılar.

     Görkemli yapıyı Osmanlı Devleti satın aldıktan sonra ilk olarak  hem ilkokul hem de öksüz yurdu olarak kullanmaya başladılar.1980 yılında Öksüz yurdu yeni binasına taşınınca Despot Evi kullanılmamaya başlandı. Kapılar kapatılmış olmasına rağmen yangın merdiveninin kaldırılmamış olması çocukların ve hırsızların içeriye girerek tahrip etmelerine yol açmıştır.

 

 Bugünkü Hali

 

 Geçmişteki Hali

 

 

Harita Üzerindeki Yeri


Daha Büyük Görüntüle

Ay Dimitri Ta Selina

Ay Dimitri Ta Selina ( Ayışığı) Manastırı

  aydimitritaselinayenilenmiscundanet-17    Cunda (Alibey) Adasının kuzey yönündeki Pateriça yarımadasının en uç noktasında yer alan Ayışığı Manastırı, dik bir tepenin (299 rakım) denizle birleştiği noktada yer almaktadır. Ayışığı Manastırının inşa tarihi kesin olarak bilinmemektedir. (1771 ve 1795 tarihlerinin iki taş üzerinde yazılı olduğu söylenmektedir.

Zamanında Fahrettin Bey’e verilen zeytinliklerin sınırları içerisinde olması, kapalı tutularak yazlık olarak kullanılması ve bakım görmesi manastırın ayakta kalmasını sağlamıştır. Fahrettin Bey’in vefatından sonra şuursuz defineciler tarafından harap edilmiştir. Ayışığı Manastırının çevresi duvarlarla çevrili olup diğer manastırlarda olduğu gibi avlu ortasında kilisesi yer almaktadır. Manastıra su, dağdan künkler ile yalaklara getirilmekteydi. Zamanında manastırda hayvan beslenmekte, manastırın batı kısmındaki tarlalarda ise tarımcılık yapılmaktaydı.

Avlu içerisinde yer alan kilise doğuya bakacak şekilde kubbeli (dört kemerli) olarak dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiş. Kilisenin giriş kapısı sarımsak taşından inşa edilmiştir.
Kilisede kullanılmış olan sarımsak taşı dikkate alındığında kilisenin çeşitli zamanlarda restorasyona tabi tutulduğu ve 1850’li yıllarda yıkılarak yeniden inşa edildiği anlaşılmaktadır.

Manastırın Eski Fotoğrafları

 

      Suzan Sabancı Dinçer, 2009’un baharında gelip âşık olduğu Ayvalık’ın sembol mekânlarından Ayışığı Manastırı’nı satın aldı. Son derece zahmetli bir restorasyon işine girişti. Bu tarihi manastır artık konserlere, sergilere ev sahipliği yapan bir müze-ev olacak…

Suzan Sabancı Dinçer, 2009’un baharında gelip âşık olduğu Ayvalık’ın sembol mekânlarından biri Ayışığı Manastırı’nı mübadeleyle gelen Katrinli ailesinden satın almış. Son derece zahmetli bir restorasyon işine girişmiş.

      Cunda Adası’nın kuzey ucundaki Pateriça 2 köyünden hemen sonra, sırtını zeytinliklere dayamış bir yamaçta yer alan Ayışığı Manastırı’nın ya da Rumca adıyla Agios Dimitrios ta Salina’nın ikinci hayatı da böylece başlamıştır. Manastır 13 Nisan 2012 Günü Görkemli bir açılış töreni yaşamıştır… Açılış töreninin videosu aşağıda yer almaktadır…

 

Günümüzdeki Restorasyon Görmüş Fotoğrafları

 

Manastırın Açılış Videosu

 

 

Medyadaki Manastırın Açılışı ile ilgili Haberler

 

HARABEDEN HAYATA

Manastırın Ayvalık bölgesi ve uluslararası alanlarda düzenlenecek toplantılara ev sahipliği yapacağını söyleyen Suzan Sabancı Dinçer, şöyle konuştu: “3 yıl süren restorasyon çalışmalarının ardından 170 dönümlük arazi üzerine Ayışığı Manastırı’nın yeniden ortaya çıkması mutluluk verici. Manastırı ülkenin kültürel varlıklarının arasına sokmuş olmaktan memnuniyet duyuyorum. Manastırı köhne ve yıkılmış bir haldeyken Fazıl ve Nilgün Katrinli ailesinden satın aldık, bu hale getirdik. Uluslararası tüm programlarda burası sanatsal faaliyetlerde kullanılabilir. Ayrıca dileyen herkes içini gezebilir.”

Suzan Sabancı Dinçer’in eşi Haluk Dinçer ise Türkiye’deki en duyarlı çevrecilerden birisinin de kendisinin olduğunu kaydederek, tepki gösterenleri duyarlılıkları nedeniyle kutladı. Haluk Dinçer, “Ancak, biz burada endemik bitkilerin korunması konusunda inanılmaz bir hassasiyet gösterdik. Ağaçları ilaçlayarak daha verimli hale gelmelerini sağladık. Restorasyonu da manastırın orijinaline uygun olarak gerçekleştirdik” dedi

RAHMİ KOÇ İSTEMİŞ

Ayışığı Manastırı’nı 30 yıl kadar önce satın almak istediğini ancak daha sonra vazgeçtiğini anlatan Rahmi Koç, şimdi Suzan Sabancı ve Haluk Dinçer ailesi tarafından restore edilmesinden memnuniyet duyduğunu ifade etti. Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ise, “Kardeşim Suzan çok iyi iş çıkardı. Ben sık sık Ayvalık’a deniz yoluyla geldiğimde buralarda yürüyüş yapardım. Bu manastırın o zamanki içler acısı durumunu yakından biliyorum. Burayı titiz bir çalışma sonrasında mezbelelikten kurtarıp modern bir hale getiren kardeşim ve sevgili eşi Haluk Dinçer’i candan kutlarım” dedi.

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Ayvalık’ta doğmuş ve burada büyümüş birisi olarak ilçenin tarihi ve kültürel değerlerinin yeniden gelecek nesillere miras olarak bırakılacak olmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti. TÜSİAD eski Başkanı Halis Komili de, Ayvalık’ın yerlisi olarak duyduğu sevincini ifade etti.

ÖNEMLİ İSİMLER KATILDI

Açılışa, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ve işadamı eşi Cem Boyner, ünlü işadamı Halis Komili, Yaman Törüner, Ayışığı Manastırı’nın eski sahipleri Fazıl ve Nilgün Katrinli, Teoman Mardan, Hayri Çulhacı, Sabancı Üniversitesi Müzesi Müdürü Nazan Ölçer, Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gençer ve yönetim kurulu üyeleri, Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi Başkanı Prof. Filiz Ali ve çok sayıda konuk katıldı.

 

 

Tarihte Cunda


Tarihte Cunda (Alibey) Adası

 

 

      Cunda (Alibey) Adası’nın bugünkü ismi, Kurtuluş Savaşı’nda padişahın ‘Yunanlılara teslim olun’ emrine karşı gelerek silahlı mücadeleye başlayan ilk birliğin kumandanı Yarbay Ali Çetinkaya’ya ithaftır. Ada daha önce Cunda ve Moshonisia (Kokuluada) isimleriyle tanınıyordu. Piri Reis’in Kitab-ı Bahriyesi’nde bahsettiği Yund Adalarının bu bölgeye ait olduğu tahmin edilmektedir.

      Adanın nüfusu 2000 yılı itibariyle 3.000’dir. Ancak bu rakam yazın 20.000’e kadar çıkabilir. Adanın nüfusunun çoğunluğu Girit ve Midilli adalarından 1924 nüfus mübadelesi zamanında göç edenTürkler’den oluşmaktadır. Bu yüzden adanın yaşlı nüfusunun çoğu Rumca(Yunanca)’yı bilmektedir. Son yıllarda ada nüfusu, emeklilik günlerini sakin bir yörede geçirmek isteyen büyük şehir sakinleri tarafından arttırılmıştır.

(En kısa sürede daha detaylı bilgiler yer alacaktır.)